Edebiyat Ödülleri ve Ömür Boyu Jürilik Müessesesi
En önemli edebiyat ödüllerinin seçici kurullarının nasıl belirlendiği, kimlerden oluştuğu ve kaç yılda bir yenilendiği sorularının peşine düştük...
Nobel Edebiyat Ödülü dâhil, bütün “büyük” edebiyat ödülleri ilk günden itibaren edebiyatseverler tarafından ilgiyle takip edilmeleriyle birlikte, tartışmaların da odağı olagelmiş. Peki, kimin en iyi olduğunun belirlendiği, “yılın en iyi”sinin seçildiği edebiyat ödülleri sahiplerini nasıl buluyor? Ödüle kimin sahip olacağını, dolayısıyla olmayacağını belirleyenler, yani seçici kurullar nasıl belirleniyor? Seçici kurul kimlerden oluşuyor ve ne sıklıkla değişiyor?
Asıl soru ise kimin “en iyi” olduğuna karar veren seçici kurulların nasıl bir sistemle belirlendiği. Kuşkusuz, yerelde ya da dünya çapında fark etmez, bir kitabı ya da yazarı büyük ödüle layık gören kişilerden biri olmak büyük bir sorumluluğu da beraberinde getiriyor.
Seçici kurullar dünyadaki birçok örnekte, yönetmelik uyarınca düzenli olarak değişiklik gösterirken, Türkiye'de süreç nasıl işliyor?
Dünyada süreç nasıl ilerliyor?
1969 yılından beri düzenlenen Man Booker Ödülü için her sene bir yazar, iki yayıncı, bir kitap ajanı, bir kitapçı ve Booker Ödülü Vakfı’nın belirleyeceği bir kişiden oluşan bir seçici kurul belirleniyor. Seçici kuruldaki isimler her sene değişiyor. Olağanüstü bir durum olmadığı sürece aynı kişi ikinci kez jüride yer alamıyor. Bu yönüyle Man Booker Ödülü, her yıl değişen jürisi ve sadece yazar ya da eleştirmenlerden değil, kitap ajanı, kitapçı ve yayıncıların da ödülü kazanan yazarı belirliyor olması yönüyle jüride çeşitliliğe gitmeyi hedefliyor.
ABD'nin en saygın edebiyat ödüllerinden Amerikan Ulusal Kitap Ödülü, “Yılın en iyi kitabını kutlamak, söz konusu kitabın okur sayısını artırmak" amacıyla 1950 yılından beri dört türde veriliyor. Yılın en iyi kitaplarını belirleyen seçici kurul ise her kategori için beşer kişi olmak üzere yirmi kişiden oluşuyor ve kurulda yer alacak isimler her yıl değişiklik gösteriyor. Amerikan Ulusal Kitap Ödülü seçici kurulu da sadece yazarlardan değil, içinde kitapçıların, kütüphanecilerin, yayıncıların ve eleştirmenlerin de olduğu isimlerden oluşuyor.
Britanya’nın en önemli ulusal kitap ödülleri arasında yer alan Costa Kitap Ödülleri beş dalda veriliyor. Seçici kurul da dünyadaki birçok büyük edebiyat ödülünde olduğu gibi her yıl değişiyor ve her kategori için üçer kişiden oluşuyor.
Avrupa ve ABD dışında ödül törenlerinde seçici kurullar nasıl belirleniyor ve ne kadar sürede değişiyor diye görmek için Rusya’ya geliyoruz. Türkiye’ye yaklaştıkça seçici kurulların seçimi ve devamlılığı konusunun da bizdeki duruma benzemeye başladığını fark ediyoruz. Rusya’nın en önemli edebiyat ödülleri arasında gösterilen ve Rus yazar Lev Tolstoy'un anısını yaşatmak adına düzenlenen Yasnaya Polyana Edebiyat Ödülü, 2003 yılından bu yana Leo Tolstoy Müzesi ve Samsung Elektronik işbirliğiyle gerçekleştiriliyor. Rusya’nın en prestijli ödüllerinden birinin ulusal ödül ayağında seçici kurulun nasıl belirlendiği sorusuna gelecek olursak, Rusya’da da durum Türkiye’dekinden pek farklı değil. Örneğin, Rusya’nın önde gelen yazar, gazeteci ve eleştirmenlerinden Lev Anninsky 2003 yılından beri jüride yer alıyor. Yine aynı şekilde Rus yazar ve araştırmacı Aleksey Varlamov ve Igor Zolotusskiy de uzun yıllardır ödülün jürisindeler. Jürinin başkanlığını ise Leo Tolstoy’un torunu Vladimir Tolstoy yapıyor ve jürinin kaç yılda bir değişeceğine dair herhangi bir kural bulunmuyor.
Türkiye’den seçici kurul manzaraları
Türkçe edebiyatın en önemli ödüllerinin seçici kurullarının nasıl belirlendiğini, kimlerden oluştuğunu ve kaç yılda bir değiştiğini öğrenmek, eğer söz konusu ödülün kapsamlı bir internet sitesi yoksa pek de kolay değil. Seçici kurulda ya da kurulun belirlenme sürecinde yer alan isimlerle konuşarak, Türkçe edebiyat ödüllerinde seçici kurullar nasıl belirleniyor, kurul kimlerden oluşuyor ve ne kadar sürede değişiyor gibi sorulara cevap aradık.
Bazı önemli edebiyat ödüllerindeki seçici kurul manzaralarına göz attığımızda ise birbirinin benzeri isimlerden oluşan ve uzun yıllar değişmeyen bir resimle karşılaşıyoruz.
1980 yılından beri verilen Behçet Necatigil Şiir Ödülü her sene, söz konusu yıl içinde yayımlanan şiir kitabı yayımlanan şairlere veriliyor. Ödülün seçici kurulunda 2015 yılı itibariyle Eray Canberk, Cevat Çapan, Refik Durbaş, Turgay Fişekçi ve Doğan Hızlan yer alıyor. Doğan Hızlan, 1980 yılından bu yana seçici kurulda yer alıyor. Geçen yıl kaybettiğimiz Tahsin Yücel ise 1985-2013 yılları arasında ödülün jürisinde yer aldı. Bugün seçici kurulda yer alan Cevat Çapan ise 1991 yılından beri jürinin bir parçası.
Sait Faik Hikâye Armağanı jürisinin kimlerden oluşacağı Darüşşafaka Cemiyeti Yönetim Kurulu'nun 1964 yılında aldığı kararda şöyle açıklanıyor: “İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi öğretim üye ve görevlilerinden, tanınmış edebiyatçılardan, edebiyat tarihi ve eleştirme alanlarında çalışan yazarlardan olmak üzere seçilmiş altı kişiden oluşur. Ölüm ve istifalar gereği boşalan üyeliklere jürice aynı nitelikleri taşıyan kişiler seçilerek bu esas korunmuştur.” Seçici kurulu belirleyen maddede jüri değişikliği için bir istifa ya da vefat olması gerektiğini görüyoruz. 2003 yılından itibaren jüri Doğan Hızlan, Şara Sayın, Jale Parla, Füsun Akatlı, Hilmi Yavuz ve Nursel Duruel’den oluşurken 2010 yılından itibaren ise jüride; Doğan Hızlan, Murat Gülsoy, Jale Parla, Metin Celâl, Hilmi Yavuz ve Nursel Duruel görev yapıyor. Bu da son altı yıldır jüride aynı isimlerin yer aldığını gösteriyor.
Hürriyet Gazetesi'nin kurucusu Sedat Simavi adına, aralarında gazetecilik, radyo ve televizyonun da bulunduğu dokuz dalda verilen ödüllerin en önemlilerinden biri de Sedat Simavi Edebiyat Ödülü. Bugün seçici kurulda Eray Canberk, Cevat Çapan, Faruk Duman, Nursel Duruel, Doğan Hızlan ile Ülkü Tamer ve Hilmi Yavuz bulunuyor. Yanlışlıkla Behçet Necatigil Şiir Ödülü ya da Sait Faik Hikâye Armağanı jürisini Sedat Semavi Edebiyat Ödülü seçici kuruluna da yazmışız gibi görünse de bir yanlışlık söz konusu değil. Sadece birkaç isim değişikliği dışında söz konusu üç büyük edebiyat ödülünün de jürisi neredeyse aynı isimlerden oluşuyor.
Yunus Nadi Ödülleri, Cumhuriyet Gazetesi'nin kurucusu Yunus Nadi’nin adını yaşatmayı ve her yıl seçici kurul tarafından yılın en iyi kitaplarını belirlemeyi amaçlıyor. Yunus Nadi Ödülleri’nin öykü kategorisi seçici kurulu Hikmet Altınkaynak, Sezer Ateş Ayvaz, Metin Celâl, Nursel Duruel ve Seval Şahin’den; roman kategorisi seçici kurulu Ahmet Cemal, Turhan Günay, Handan İnci, Güray Öz ve Yüksel Pazarkaya’dan; şiir kategorisi seçici kurulu ise Ataol Behramoğlu, Egemen Berköz, Muzaffer İlhan Erdost, Turgay Fişekçi ve Doğan Hızlan’dan oluşuyor. Yunus Nadi Ödülleri’nin seçici kurulu sadece toplamda 15 kişiden oluşan jüri üyeleri arasında sadece iki kadının bulunuyor olmasıyla da uzun yıllardır eleştiriliyor.
Milliyet Gazetesi tarafından Haldun Taner anısına 1987'den beri düzenlenmekte olan öykü ödülü, o yıl yayımlanmış öykü kitapları veya yeni yazılmış, henüz yayımlanmamış öyküler arasında seçilen bir öyküye veriliyor. Haldun Taner’in eşi Demet Taner, seçici kurulun doğal üyesi. Bir önceki yılın kazananı da bir sonraki yıl seçici kurulda yer alıyor. Nursel Dururer, Semih Gümüş, Doğan Hızlan, Handan İnci ve Ayfer Tunç ödülün bugünkü seçici kurulunda yer alan isimler. Haldun Taner Öykü Ödülü denildiğinde ister istemez akla 2016’da yazar Cemil Kavukçu’nun hiçbir açıklama yapılmadan beş yıllık jüri görevinden çıkarılması da geliyor. Ödülün Düzenleme Komitesi Başkanı Filiz Aygündüz’ün konuyla ilgili “jüriler yenilenmek ister” açıklamasına rağmen, jürilerin kaç yılda bir veya hangi durumlarda değişmesi gerektiğine dair yönetmelikte herhangi bir kural bulunmuyor. Bu belirsizlik de sadece jüride yer alan yazarların değil, seçici kurulun belirlenmesini sağlayan kişilerin de zor durumda kalmasına neden oluyor.
Can Yayınları’nın kurucusu yazar Erdal Öz’ün anısını yaşatmak üzere verilen Erdal Öz Edebiyat Ödülü ödül, seçici kurulunun altı yılda bir tamamıyla değişmesiyle diğer edebiyat ödüllerinden ayrışıyor. Erdal Öz Edebiyat Ödülü’nün seçici kurulu altı kişiden ve bir Can Yayınları temsilcisinden oluşuyor. Bir üyenin seçici kuruldan ayrıldıktan sonra altı yıl içinde tekrar ödülün jürisinde yer alamaması kuralı da ödülün yönetmeliğinde mevcut. Erdal Öz Edebiyat Ödülü’nün 2016 yılı seçici kurulu, Turgay Fişekçi başkanlığında, Kaya Genç, Handan İnci, Asuman Kafaoğlu Büke, Oğuz Demiralp, Sibel Irzık ve Can Yayınları adına Sırma Köksal’dan oluşuyor. Söz konusu seçici kurul listesinin görece daha genç yazar ve eleştirmenlerden oluşmasıysa dünyadan edebiyat ödülleri seçici kurullarında da benimsenen bir durumu ortaya koyuyor.
1992 yılında ailesi tarafından verilmeye başlanan ve 2013 yılından beri TÜYAP’ın katkılarıyla Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi tarafından düzenlenen Cevdet Kudret Edebiyat Ödülü, şiir, roman, öykü, tiyatro, deneme-inceleme-araştırma olmak üzere dönüşümlü olarak her yıl bu beş türden birinde veriliyor. Dolayısıyla her tür için oluşturulan seçici kurul sadece beş yılda bir görev yapıyor. Bu sebeple de seçici kuruldaki isimler uzun yıllar aynı isimler kalabiliyor. Örneğin, 1996, 2001, 2006, 2011 ve 2016 yıllarında ödül verilen deneme-inceleme-araştırma dalında Doğan Hızlan jüri üyeliğini devam ettiren isim olurken, şiir dalında ise dört kez seçici kurul aynı isimlerden, Ataol Behramoğlu, Adnan Binyazar, Cevat Çapan, Alpay Kabacalı, Hilmi Yavuz'dan oluşmuş.
1972 yılından beri birçok usta yazarın sahip olduğu Orhan Kemal Roman Armağanı’na, yazarlar yayınevlerinin tavsiyeleri doğrultusunda dahil olabiliyorlar. Yedi kişiden oluşan seçici kuruldaki isimlerin değişmesi için seçici kuruldaki kişi sayısının beşe inmesi şartı var. Yani yönetmelikte birçok edebiyat ödülünde olduğu gibi jürinin ayrılması ya da vefatı gibi bir durum olmadıkça söz konusu seçici kurulda hiçbir değişikliğe gidilmediğini görüyoruz.
Kimine göre istikrarlı bir karar mekanizmasının oluşması için seçici kurullardaki isimlerin değişmemesi ve dolayısıyla bu süreklilik olumlu bir anlam ifade ederken kimine göre aynı isimlerin seçici kurulda yer alması ödüle layık görülen isimlerin çeşitlilik kazanmasının önünde bir engel olarak duruyor.
“Yönetmelikte böyle bir şey yok”
Hâl böyleyken biz de edebiyat ödülleri kurulunun belirlenmesinde görev alan, kurullarda yer alan isimlerden birçok ödül kurulunda başkanlık ya da jürilik görevinde bulunan Doğan Hızlan, Faruk Duman, Feridun Andaç, Filiz Aygündüz, Handan İnci, Nedim Kavuk, Orhan Erinç, Seval Şahin, Orhan Kemal'in oğlu yazar Işık Öğütçü ve hem Türkiye'deki hem dünyadaki edebiyat ödüllerinin mesleği gereği takipçisi olan Kalem Ajans'tan Sedef İlgiç'in kapısını çaldık.
Doğan Hızlan: Seçici kurulların kütüphaneciler, yayıncılar ya da tiyatro oyuncularından oluşması gibi bir eğilim Türkiye’deki seçici kurul seçimine yansımadı. Her ödülün ayrı anlayıştaki seçiciler kurulu üyeleri var. Jürinin hangi durumlarda ve ne kadar sürede bir değiştiği sorularını seçiciler kurulu üyeleri değil, ödüllerin sekreterliğinden öğrenebilirsiniz. Ödülü düzenleyenler bu duruma karar veriyor.
Faruk Duman: Erdal Öz Edebiyat Ödülü seçici kurulu, her yıl bir toplantı yapıyor. Bu toplantıda iki seçim yapılıyor. İlk seçim, bir sonraki yıl seçici kurula kimin katılacağıyla ilgili... İkinci seçim de ödülü alacak yazar/şair... Ödülün yönetmeliği başından beri hiç değişmedi, buna göre seçici kurul şöyle çalışıyor: Her yıl, seçici kurul üyelerinden en eski olanı toplantıya başkanlık yapıyor ve kuruldan ayrılıyor. Bir sonraki yıl, yeni üye en alt sıradan kurula giriyor. Seçici kurulda yalnızca Can Yayınları temsilcisi kalıcı. Böylelikle her 6 yılda bir kurul bütünüyle yenilenmiş oluyor.
Seçici kurula yeni katılacak olan ismin de yine kurul tarafından seçiliyor olması, Erdal Öz Edebiyat Ödülü’nün özgün bir yanı. Çalışmaları diri tutacağı, kurulu değişken ve demokratik tutacağı düşünülerek oluşturulmuş bir yapı.
Benim şimdiye dek görev aldığım jürilerde, görebildiğim kadarıyla, ancak jüri üyeliğinden kendi isteği ile ayrılan bir arkadaşımız olursa onun yerine yeni bir üye araştırılıyordu. Bunun için de elbette yine jüride bulunan arkadaşlardan isim önerisi bekleniyordu.
Feridun Andaç: Ödüller, Ödünler: Ödüller de Yorulur!
Ödül sanatsal yaratıcılıkta bir “başarı” öyküsünü değerlendirmek midir?
İlkten böyle bir soru sorarak başlayabiliriz. Belki, ardından, şöyle bir soruyu da yöneltebiliriz: Ödül bir alanın/disiplinin “en iyi”sini seçmek midir?
Soruları çoğaltırken, belki de ödülün anlamı/işlevini de görür sorgular oluruz.
Gene de olmazsa olmaz yerine, iyiyi daha iyi nasıl yapabiliriz; bu alanlardaki verimlilikleri nasıl özendirebiliriz düşüncesi hep egemendir.
Kuşkusuz bu iyi niyetli bir çıkı, bakıştır eninde sonunda.
Günümüzde ise ödül/ödül kurumu (varsa böyle bir şey) hiç de öyle işlemiyor.
Çerçevemiz edebiyat olduğuna göre buradan konuşalım dilerseniz.
Bakın son Sedat Simavi Edebiyat Ödülü’ne çok şeyi anlatır. Bir edebiyat ödülü neye/kime/niçin/nasıl verilir. Bunun “anayasa”sı dediğimiz bir yönetmeliği vardır. Ödülü koyan kurum/kişi çerçevesini çizer. Seçici kurulun oluşumu, çalışma yöntemi, ödülün işlerliği de buna göre belirlenir.
Bizde, bugünkü durumda hem seçenler hem de seçilenler birçok kez eleştiriye muhatap olmuşlardır. Bunun nedeni de, sanırım, ödüllerin işleyişindeki eksik/aksak yanlar, yanlı tutumlardır. Bu dün de vardı, bugün de var.
Oğuz Atay, Halit Refiğ’e bir mektubunda hem Türk Dil Kurumu hem de Sait Faik Öykü Armağanı seçicilerini haklı olarak eleştirir.
Gelelim Yaşan Nabi Nayır Gençlik Ödüllerine. Yayıncılığımızda kurumsallaşmış bir yayınevi, kurucusu adına yeni edebiyatın önünü açmak için bu ödülü koymuştur. Yönetmelik ve seçici kurul yayınevince belirleniyor. Seçici kurullardaki değişim de buna göre yapılıyor.
Seçici kurul üyeliği öyle çok istekli olunacak bir şey değildir. Dışarıdan öyle sanılabilir. Ama nedense bazı ödüller için bu bir tür “statü”ye dönüştü. İşte bu da ödüllerin işlevini azalttı, inandırıcılıklarını ortadan kaldırdı. Bugün birçok ödül benim gözümde öyledir.
Galiba edebiyatta artık yeni ödül biçimleri kurmak gerekiyor. Bu da ancak birtakım kurumlarla gerçekleşebilir. Örneğin bir dil ve edebiyat akademisi olmayan ülkede bundan söz etmek güç. Peki edebiyatı kim değerlendirecek? Sinemada, tiyatrodaki ödüllerde bir edebiyatçının yer almasını anlarım da; edebiyat ödülünde bu işten anlamayan birini anlayamam.
Tartışılması gereken bir başka yan ise her önüne gelen kişi/kurumun edebiyat ödülü “açması”! evet, adeta bir “dükkân” açar gibi ödül açılıp payeler veriliyor. Bu da, aslında ödüllerin düzeyini düşüren bir olgu. Kimsenin edebiyat katkı filan düşündüğü yok. Söylenmeyene söyleyeyim isterseniz: vasatlık, kayırmacı zihniyet egemen. “Bizden, sizden” anlayışı egemen.
***
Gelinen noktada gözlenen şudur bence: Bazı ödüllerin yorulduğu için işlevini yitirdiği, bir tür ödüle değil “ödün”e dönüştüğü gözleniyor. Bir bakıma da bu popüler kültürü ödün vermektir, edebiyatı çölleştirmektir.
Yaşar Nabi Nayır Gençlik Ödülleri'ni bunlardan ayrı tutmak gerekir. Neden? Ödülü çıkışından beri amacından hiç sapmadı. İyi kötü edebiyata yeni kan diyebileceğimiz adlar taşıdı. İlk yapıtlarını Varlık Yayınları ödül gereği yayımladı. Seçici kurullar sessiz sedasız çalıştı, değişti, işin “ehli” diyebileceğimiz insanlar önlerine gelen adları anılmayan (rumuzlu) dosyaları okuyup değerlendirdi. Bunlar önemlidir bence.
Ödüllerin işlevini yitirmesinde kurumsallaşamamanın yanı sıra seçici kurulların neye/kime göreliği ile oradaki kişilerin bu konuya ne kadar “vakıf” oldukları da tartışılmıyor bizde. “Aman, ha bir gün yolum düşebilir,” anlayışı, ya da fincancı katırlarını ürkütmeyelim . Bu da edebiyatın gratını düşüren bir olgu. Bakın “önemli” sayılan edebiyat ödüllerinin son on yılana bir parlak ad bulamazsınız.
Filiz Aygündüz: Seçici kurul değişikliklerine dair bir madde Haldun Taner Öykü Ödülü yönetmeliğinde bulunmuyor. Benim komite başkanlığı yaptığım dönemin öncesinde iki yılda bir bile jüride değişiklik olduğunu görüyoruz. Ama bu herhangi bir kurala bağlı olarak yapılmıyor. Doğan Hızlan uzun yıllardır jüri başkanı ve kendisi istediği sürece bu başkanlığı devam ettirecektir. Takdir edersiniz ki güvenilir bir jürinin oluşması ve devamlılığı önemli.
Handan İnci: Seçici kurullarda verilecek ödülün alanı/temasıyla ilgili kişilerin dengeli bir oranda yer alması en iyi yöntem olarak görülüyor. O türde eser üreten, türün akademide dersini veren, dergilerde eleştirisini yapan kişilerin bakış açılarındaki farklar iyi bir tartışma ortamı yaratıyor. Kuşak açısından da böyle bir dengenin sağlanmasından yanayım. Farklı yaş aralıkları, seçiminlerin daha sağlıklı olmasına katkı yapacaktır. Gençlerin her zaman tazeleyici bir bakış açısı var. Ancak Seçici kurullarımızda daha çok deneyimli üyelere yer veriliyor. Ödülün reel sektördeki temsilcilerinin de (dediğiniz gibi, editör, oyuncu, yayıncı ve kütüphanecilerin) seçici kurullara katılması bence çok olumlu bir etki yaratır. Bazı seçici kurullarda üye olarak görev yapıyorum. Önümüzdeki yıl 25. defa verilecek olan Cevdet Kudret Edebiyat Ödülleri’nde ise durumum biraz farklı. Kudret ailesi, TÜYAP ve Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Rektörlüğü’nün işbirliğiyle düzenlenen ödülün organizasyonunda üniversitem adına çalışıyorum. Bu ödül her yıl farklı bir türde verildiği için, aynı türün seçici kurul üyeleri beş yılda bir görev yapıyor. Beş yıl uzun bir süre olduğundan, yenilemek adına üyeleri tamamen değiştirmeye gerek duyulmuyor. Devam edemeyecek durumda olanlar varsa, seçici kuruldakilerin önerisi, ailenin ve rektörlüğün görüş birliğiyle yeni üyeler davet ediliyor. Her yıl ödülü düzenleyen kurum beni arayarak devam edip etmeyeceğimi soruyor. Benim açımdan görev yapmaya engel bir durum yoksa üyeliğim devam ediyor. Erdal Öz Ödülü’nde ise her yıl en eski üyenin ayrılması, geride kalanlar tarafından yerine yeni birinin seçilmesi yöntemi kullanılıyor. Böylece beş yılda bir yenileniyor bütün üyeler. Bence çok iyi bir sistem bu.
Işık Öğütçü: Jüride değişiklik yönetmelikte de yazdığı gibi seçici kuruldan birinin istifası ya da vefatı üzerine oluyor. Ne kadar aralıklarla seçici kurulun değişeceğine dair bir kural yok. Bu yüzden değişiklikler sadece jürinin ayrılma isteğiyle oluyor. Orhan Kemal Roman Armağanı’nda seçici kurul üyeleri belirlenirken hem akademisyenler hem yazarlar hem de edebiyat dünyasının güvendiği isimler olmasına özen gösteriliyor. Daha önce Orhan Kemal Roman Armağanı’na layık görülmüş isimlerin seçici kurulda yer alması da önemli. Yedi kişilik jürinin bir tanesi aileden bir isim oluyor. Geri kalan altı isimde 1971’den bugüne elbette birçok değişiklik oldu. Örneğin 2016 yılında jüride bulunan Selim İleri ayrıldı ve bu yıl için yerine Yiğit Bener geldi. İkisi de daha önce roman armağanını almış isimler. Seçici kurulda yer alan Erendiz Atasü de aynı şekilde. Bunun dışında seçici kurulda yer alan akademisyenlerden Mehmet Nuri Gültekin, Orhan Kemal'in Romanlarında Modernleşme, Birey ve Gündelik Hayat adlı kitabın da yazarı. Turhan Günay hakkında pek bir şey söylemeye gerek yok zaten kendisi tüm edebiyat dünyasının çok saygı duyduğu ve görüşlerine güvendiği bir isim. Bu şekilde bir formülasyon söz konusu seçici kurulun belirlenmesinde. Aday olan eserlere biraz da Orhan Kemal’in gözüyle onun formasyonuyla da bakabilecek isimler olmasına özen gösteriliyor. Elbette eleştiriler hep oluyor olacaktır. Orhan Kemal Roman Armağanı, 45. yılını doldurdu ve prestijli bir edebiyat ödülü. Fakat her sene sadece bir yazar bu ödülü alabiliyor, ne kadar çok iyi eser aday olursa olsun. Ödülü alamayanların iyi romanlar olduğu gibi bir durum zaten söz konusu değil, burada amaç daha çok Orhan Kemal’in anısını yaşatmaya devam etmek ve bu sırada yazarları da edebiyata katkılarından dolayı ödüllendirmek.
Nedim Kavuk: Sedat Simavi Ödülleri’nin edebiyat dalında da diğer dallarda olduğu gibi jüri Gazeteciler Cemiyeti kurulu tarafından belirleniyor. Jüride değişikliği, seçici kurulda yer alan isimler ayrılmak isterse ya da kurul jüride yer alan isimlerden daha uygun bir isim olduğunu düşündükleri kişiyi o yıl için seçerlerse yapılıyor. Yönetmelikte jüri değişikliğine dair herhangi bir yıl sınırlaması bulunmuyor. Edebiyat dalında şu an yedi jüri bulunuyor. Diğer dallarda da jüri sayısı değişiklik gösteriyor. Örneğin, gazetecilik ve radyo dalında jüri dokuz kişiden oluşurken, karikatür dalında beş kişiden oluşuyor. Seçilecek eserin roman, öykü ya da kurmaca dışı olmasına göre jüride bir değişiklik söz konusu olmuyor. Yani seçilen eserin türüne göre yeni bir jüri belirlenmiyor.
Orhan Erinç: 71 yılı geride bırakmış olan Yunus Nadi Ödülleri’nde uzun süredir görev yapan üyelerimiz var. Ödül dallarına göre öne çıkmış, kimlik ve kişilikleri belirginleşmiş, alanlarında uzmanlaşmış, daha önce ödül alarak başarılarını kanıtlamış edebiyatçılar arasından gerektiğinde ortak akılla ve seçici kurul üyelerinin de görüşleri alınarak üye belirleme geleneğimiz var. Seçici kurullardan ayrılmalar genellikle katılan eserleri okumaya ayıracak zamanı kısıtlanmış olan ya da okuma yoğunluğunun zorladığı üyelerden kaynaklanıyor. Kütüphaneciler ve tiyatro sanatçılarından üye belirlenebilir ama yayıncılar konusunda henüz oluşmuş bir görüş birliği olmadığını sanıyorum. Yeni Şafak’ta muhabirken birlikte çalışma olanağı bulduğum bilim insanı, gazeteci ve edebiyatçı Prof. Dr. Sabri Esat Siyavuşgil’in bir görüşünü okumuştum. ödüllerin kalıcı, geleneksel ve değerli olması için seçici kurul üyelerinin sık sık değiştirilmemesini savunuyordu. Ben de Siyavuşgil’in görüşünü benimseyenlerden biriyim.
Sedef İlgiç: Dünyada edebiyat ödüllerinin bazıları metin odaklı, bazıları yazarlara veriliyor; yeni yazarları desteklemek ya da bir başarıya hakkını teslim etmek için verilenler var. Yazar açısından prestij getirmekle birlikte hem manevi hem de yazarak yaşamını kazanmaya devam edebilmesi için maddi destek demek. Yayıncı açısından o belirli kitabın, okurlarla kitap satan mecralara, kalabalık yayın sektörü içinde yol gösterici görevi üstleniyor, satışları arttırarak yazarın sonraki kitaplarını daha iyi pazarlamasına imkân tanıyor. Bir edebiyat ajanı açısındansa herhangi bir kitabın çevirisini yayımlanması için editörlerin dikkatini çekebilmenin anahtarı, tüm dünyada, daha geçici diyebileceğimiz iki etmenden (eserin konusunun, mesela geçtiğimiz sene için göç gibi bir gündeme tekabül etmesinden ve satış rakamlarından) bir de edebiyat ödüllerinden geçiyor. Bu ödülleri takip etmek dünyadaki eğilimleri anlamak isteyen bir edebiyat ajanının işinin bir parçası. Bu nedenlerle edebiyat ödülleri, kitapların farklı dillere çevirisi açısından da çok önemli. Ama hangi ödüller? Bir edebiyat ödülünün yarattığı etkiyi ve adil kabul edilmesini belirleyen en önemli faktör o ödülü veren jüri. Takip ettiğim onun üzerinde edebiyat ödülü var ve bunların o yılki jüri üyelerinin kimler olacağı bile adayların açıklanması kadar önemli bir haber teşkil ediyor. Ülkemizdeki ödüller de gün geçtikçe çeşitleniyor, her ödül için büyük emek sarf ediliyor, çevirmenlere verilen ödüllerin artışını özellikle çok önemli buluyorum. Ancak bir sene boyunca çeşitli ödül törenlerine katılmak, genellikle, otorite konumunu koruyan kişilerin farklı konulardaki konuşmalarını dinlemek anlamına geliyor. Geçtiğimiz sene bir Alman Yayıncılar Birliği üyesiyle konuşurken, Alman Edebiyat Ödülü (Deutscher Buchpreis), Man Booker ve Prix Goncourt gibi ödüllerden çok daha yeni olmasına rağmen, dünyada onlar gibi bir etki yaratmayı hedeflediklerini öğrenmiştim. Bu ödüle 2016 yılında layık görülen Bodo Kirchhoff'un kitabının Alman yayıncısı da, ödülün açıklandığı Frankfurt Kitap Fuarı sırasında benimle "Bu sene daha fazla çalışmama gerek kalmadı, kitap o kadar iyi satış rakamlarına ulaşacak ki tatile çıkabilirim," diye şakalaşırken aslında ödülün etkisini anlatıyordu. Dinamik bir biçimde örgütlenen, sektörün farklı bileşenlerini -çevirmen, editör ya da neden olmasın edebiyat ajanlarını- da içererek meydana gelen bir jürinin verdiği, zamanın ruhuna ayak uydurarak gelenekselleşen ödüllerin hem okur nazarında daha fazla değer göreceğine hem de Türkçe edebiyatın dünyaya açılması bakımından daha büyük etki yaratacağına inanıyorum.
Seval Şahin: Türkiye’de edebiyat jürilerinde yazarlar, eleştirmenler ve akademisyenler bir araya geliyor. Oysa ben, anlatının sanatın farklı türlerini barındıran bir tür olduğunu düşündüğümden edebiyat jürilerinin de bu çeşitliliği içinde barındırması gerektiğine inanıyorum. Örneğin Nuri Bilge Ceylan’ın bir hikâye ya da roman jürisinde yer alması çok büyük bir katkı olacaktır. Fotoğraf, sinema ve senaryo aracılığıyla çok farklı alanlarda anlatılar kurabiliyor. Nitekim edebiyat uyarlamaları yapan bir sürü yönetmenimiz var. Ressamlar, tiyatrocular, fotoğraf sanatçıları, dansçılar ve müzisyenler de söylediklerimden ayrı tutulamaz tabii. Hatta mimarlar da öyle. Sonuçta bir edebî eser aynı zamanda bir mimariyi de beraberinde getiriyor. Bu şekilde kurulmuş jürilerin bir zenginlik taşıyacağını düşünüyorum. Orhan Pamuk ve daha birçok yazarın Cannes Film Festivali’nde jüri üyeliği yapmalarındaki benzer bir durum neden edebiyat jürilerinde de olmasın!
Jürilerin ne kadar süreliğine belirlendiğine dair net bir bilgim yok. Ancak alanında uzman kişiler birkaç jüride aynı anda yer alabiliyor. Diğer taraftan Erdal Öz ödüllerinde her yıl bir jüri üyesinin ayrılıp yeni bir üyenin jüriye katıldığını biliyorum. Onun dışındakilerde sanırım devamlılık söz konusu.
Bugün gazete ve dergilerin web sitelerinde edebiyat sayfası yönetenler, gazetelerin kitap eklerinde yazılar kaleme alıp söyleşiler yapanlar günceli oldukça yakından takip ediyorlar. Onların da bu jürilerde yer almalarının jürilere ayrı bir zenginlik katacağını düşünüyorum.
Ben iki jüride yer alıyorum ve her ikisinde de mevcudiyetim yeni. Her ikisi içinde de bulunma sebebimin ilgili konu üzerine yapmış olduğum çalışmalar olduğu beni davet edenler tarafından söylendi. Bu sebeple oralardayım.