Ben Anadolu (Güngör Dilmen)
Ben Anadolu (Güngör Dilmen)
Güngör Dilmen'in oyunu (2008) * Altı bin yıl geçmişi bulunan Anadolu'da kadın, 16 ayrı karakterle sahnede canlandırılıyor. Trajediden güldürüye, her kadının ayrı bir öyküsü, binlerce yıla yayılan bir zaman dilimi içinde, tarihsel kronolojik sıralamayla, mitolojik çağlardan Kurtuluş Savaşına kadar gelip dayanıyor. Anadolu’nun toplumsal yapısı içinde, farklı sınıflardan kadınlar kimi zaman esir, kimi zaman tüccar, terzi, kapıcı, doktor, hayat kadını, kimi zaman da devleti yöneten olarak çıkarlar karşımıza. İster anaerkil toplumlarda olsun ister ataerkil, kadının toplumsal hayat için vazgeçilmez yeri vardır. Onlar bazen tanrıça, imparatoriçe, sultan, fahişe, bazen sevgili, bir ana ya da şairdirler. Doğuran, üreten, kimi zaman direnen, kimi zaman kaybeden, acı çeken, hüzünlü, umutlu... Ama hepsi de kendine özgü farklılıklarıyla bu dünyaya söyleyecek “söz”leri olan kadınlardır... Bunlar görevleri ile tutkuları, vicdanları, aşkları hatta kimlikleri arasında seçim yapmak zorunda bırakılmış kadınlardır... Onların yaşadığı çelişkiler bazen kadın olmanın bazen de cinsiyetin ötesinde insan olmanın, yalnızca varolmanın getirdiği derin çelişkilerdir. Kimi kadınlar yaptıkları seçimler sonunda tökezlemiş (Helena, Niobe, Oinone, Amazon...); kimi direnmiş, yazgısına ve tarihe meydan okumuş, tazelenmiş (Theodora, Hürrem Sultan, Nilüfer Hatun...); kimi bir uygarlığın kurulmasına (Kbyele); kimi de yıkılmasına ön ayak olmuş (Ada, Lydia); kimi dimdik ayakta yüzyıllar öncesinden bugüne taşımış adını (Halide Edip, Şair Nigar, Kbyele...); kimi de yok olup gitmiş (Terzi Necla, Eleştirmen...) kadınlar... Oyunun başrolünde Anadolu vardır. Bu nedenle 89 kadın karakterin hepsi Anadolu'da bulunmuş ve o mekânı etkilemiş kimselerdir. Oyun Anadolu'nun tanrıçası Kibele ile açılır. Anadolu'nun anası Kibele Hititler'in yerine Frigler'in geçme hikâyesini anlatır. Anadolu'nun yıllar boyu sürecek ritüeli başlamıştır. Bu ilk değişim yıllar boyu sürecek değişimlerin başlangıcıdır. Kibele anaç bir tavırla gelecek her uygarlığa bereketini sunacaktır. Zamanda biraz daha ileri gidilerek 13. Yüzyıla Kdeş Antlaşmasının yapıldığı zamana gidilir. Hitit Kraliçesi Puduhepa Mısır ile kurdukları dostluğu anlatır. Fakt bu dostluğu kurmanın tek yolu kızını Mısır Firavunu 2. Ramses ile evlendirmektir. Bu kısımda kızını ikna etmeye çalışır çünkü uygarlığın devamı birçok şeyden önemlidir. Frigya ülkesinde Midas'ın çağına geçilir. Midas'ın berberinin Midas'ın eşek kulaklığı olduğu sırrını tutamayarak bir kuyuya bağırma hikâyesi anlatılır. Amazon karakteri ile bir Amazon kadının hayatlarında erkeklerin olmayışının ne kadar doğru olduğunu sorgulama hali anlatılır. Amazon esir bir erkeğe aşık olmuş ve o erkek için ecesini karşısına almış bir kadındır. Fakat ne kadar sevse de savaşçı yönünden ve silahlarından vazgeçemez. Tarihi trajedilerle dolu Troya zamanına gidilir. Priamos'tan hamile Hekabe konuşur. Hamiledir fakat rüyasında karnındaki çocuğun ülkeyi yıkıma götüreceğini görür bu nedenle çocuğunu ormana bırakır. Çocuğunun adı Paris'tir. Daha sonra sözü ormanda büyüyen Paris'in sevgili Oynone alır. Ülkesinin zor durumda olduğunu görerek yardıma gitmek isteyen Paris'i durdurmaya çalışır. Kassandra da Paris'i Hellas ülkesine gitmekten alıkoymaya çalışır. Ablası bir önbilicidir ve Paris'in oraya gitmesini hayırlı görmez. Amazonlar ecesi Penthesilea Akhilleus ile savaşır. Amacı Troya'yı kurtarmaktır. Bu savaşta erkeklerin yanında olarak Troya'yı beraber koruma kararı almıştır. Akhilleus'un başına geçirdiği bir darbe ile yaralanır ve zırhı düşer. Akhilleus ona ilk görüşte aşık olur ve vicdan azabı çeker. Öldürülen Hektor'un eşi Andromakhe dul kalmanın acısıyla perişandır. Üstüne üstlük oğlu gözlerinin önünde yüksek bir yerden atılır. Trajik bir hayatı olan Anadolu kadınıdır. Paris'in gerçek kız kardeşi Polüksena ülkesinin yenilgisiyle üzgündür. Ihlamur Hanım bölümüyle Anadolu halk hikâyelerine benzer bir hikâye anlatılır. Tanrı misafirine çok iyi davranan karı kocanın meşe ve ıhlamur ağacı olarak ödüllendirilmeleri anlatılır. Lidya'nın dul kraliçesi Omfale yarı tanrı Herkül'ü kadın kıyafetleri giydirerek aşağılamaya çalışsa da onun bu durumdan hiç rahatsızlık duymadığını görerek çıldırır ve onu daha da çekici bulmaya başlar. Helle'de Çanakkale Boğazı'nın, İnekgeçidin'de İstanbul Boğazı'nın, Kız Kulesi bölümünde ise Kız Kulesi'nin bilindik hikâyeleri anlatılır. Salmakis'in Herma ve Afrodite'nin oğluna duyduğu büyük aşk sonu tek vücut olmaları anlatılır. Kilise papazının kızı Tamar'ın sevgilisiyle sevişmek için denizden gelen sevgilisine yol gösteren feneri kapatmasıyla sevgilisinin boğulması ve sonsuza kadar ayrılmaları hikâye edilir. Afrodite yakışıklı çoban Ankhises'e aşık olur ve ona Aeneas isimli bir oğlan doğurur fakat çobanın Afrodit ile birlikte olduğunu herkese anlatması üzerine onu cezalandırır. Lidya kralı Kandaules'in karısı Lidya kocasının yardımcısı Güges ile anlaşarak kıskanç kocasını ortadan kaldırma planları kurar. Güges'i odasına çağırarak kralın hakimiyetine son vermeye davet eder. İskender'in üçüncü eşi Ada onun savaştan sağ salim dönüşünü bekler. Kübele Ana araya girerek İsa'nın doğumunu ve Hristiyanlığın doğuşunu haber verir. Bu durumun Anadolu'da yeni bir dönem açacağına insanların artık tanrı heykelleri yerine İsa heykellerine bakacağına inanır. Kendinin Meryem Ana'ya dönüştüğünü düşünür. Aradan altı yüz yıl geçirerek Bizans'a gelir. Bir Bizans imparatoriçesi ve ablasından bahsettikten sonra Kübele Ana yine sahneye çıkar ve Malazgirt Savaşı ile Türkler'in Anadolu'ya geldiğini artık yeni bir dönemin başladığını haber verir böylelikle Osmanlılar kısmı başlar. Orhan Bey'in karısı Nilüfer Hatun Osmanlı'ya Bizans'tan getirilme hikâyesini oğlu Murat'a anlatır. Başta kendini esir gördüğünü ama özgür bırakıldığında gitmeyi seçmediğinden artık Osmanlı olduğunu anladığını söyler. Nasrettin Hoca'nın karısı Anadolu'ya mâl olmuş hocanın fıkralarına açıklık getirir. Merak edilen hocanın hayatına dair bilgiler verir. Birkaç fıkranın ortaya çıkışını anlatır. İlaldı Hatun Çandarlı ailesine aittir ve hain olarak görülen bu aileye karşı bitmeyen uygulamalardan şikayetçidir. Kanuni'nin annesi Hafsa Sultan hastadır ve sıhhatin kıymetini anlamıştır. Kendine iyi geldiği düşündüğü mesir macununu herkesin yiyebilmesi için bundan böyle halk şenliğine dönüşmesini vasiyet eder. Hürrem Sultan'ın Kanuni'nin odasına ilk girişi ve oğlu Mustafa'yı öldürtmesi anlatılır. 1.Ahmet'in kızı Ayşe Sultan hayatı boyunca 6 kişiyle evlendirilme macerasını anlatır. Bütün kocaları erkenden ölmüş ve daima dul kalmaya mecbur olmuştur. 2.Mahmud'un analığı Nakşidil hayat hikâyesini anlatır. Kız kardeşi Napolyon'un karısıdır. Kendi de Osmanlı kraliçesidir. 3.Selim'e oldukça aşıktır. Florence Nightingale'in Kırım Savaşı'ndan sonra askerleri iyileştirirken nasıl mutlu olduğu anlatılır. Şair Nigâr'ın notlarıyla bir devir değişir. Savaşlar ve değişimler günlük notlarıyla aktarılır. Halide Edip konuşmalardan konuşmalara giderek kurtuluş fikrini yaymaya başlar. Bu sırada Osmanlılar'ın sonu gelir. Cumhuriyetliler kısmında olaylar Prof. Darga'nın kontrolünde gelişir. Her konuşmadan sonra Darga mutlaka konuşur. Bazı karakterlerle röportaj yapar. Afet Hanım Nuh'un eşidir ve tufanı anlatır. Naciye Sultan, eşi Enver Paşa'nın mektuplarından ve yeni Türk İmparatorluğu fikrinden bahseder. Rusya'daki devrimden böylece haberdar oluruz. Fikriye Hanım bize Mustafa Kemal'i tanıtır. Ona aşık olan Fikriye hayatına başka bir kadının girmesine dayanamayarak intihar eder. Mevhibe Hanım ile Türkiye'nin Cumhuriyet sonrası dönemini anlarız. Atatürk ve ismet İnönü arasındaki ilişkilerden bahsettiği gibi İnönülerin aile yaşantısına dair de bilgiler verilir. Nazım Hikmet'in annesi Celile Hanım oğlu hapisten çıkarılsın diye imza toplar. Dinozor Mina ile Darga röportaj yapar. Mina'ya daha çok siyasi fikirleri sorulur. Sabahattin Ali'nin kızı Filiz Ali babasını ve onun ölümünü anlatır. Sevgilisi Ayşe'nin anlatımı da bunu destekler. Sonraki bölümlerde Türkiye'de işlenen toplu ya da tekil suçlar farklı karakterlerle anlatılır. Hrant Dink cinayeti, 6-7 Eylül olayları bunlardan bazılarıdır. Oyunun sonunda oyun yazılır ve arkası yarın diyerek oyun bitirilir.* Ben Anadoluadlı oyun 1984 yılında yazılmıştır. Yurtiçi ve yurtdışında birçok kez sahnelenen tiyatro en son 2006 yılında İstanbul Şehir Tiyatroları tarafından sahnelendi. * Oyunda yüz yıllardır çeşitli medeniyetlere ev sahipliği yapan Anadolu'nun üç dönemi ve bu üç dönemini etkileyen kadınları anlatılmıştır. Üç dönemden oluşan zaman tiyatronun yapısını da üçe bölerek bir üçlemeye dönüştürmüştür. İlk kısım olan Eskiçağlılar'da 25 kadın karakter kendi hayatlarını ve Anadolu'yu anlatmıştır. İkinci kısım olan Osmanlılar'da 20 kadın karakter, en son kısım olan Cumhuriyetliler'de ise 44 kadın karakter yer alır. 89 kadın karakteriyle tiyatro oldukça geniş bir kadroya sahiptir. 2006 yılındaki sahnelenmesinde bu karakter sayısı 16'ya düşürülerek canlandırılmıştır. (İlk baskı Ben, Anadolu/Bir Üçleme, Pan Yayınları, 2008; Ben, Anadolu, Mitos-Boyut Yayıncılık, 2013).