Midas'ın Kördüğümü (Güngör Dilmen)
Midas'ın Kördüğümü (Güngör Dilmen)
Güngör Dilmen’in oyunu (1979) * Oyun Profesör ve öğrencilerinin yaptığı kazı saatlerinden sonra hoşça vakit geçirmek için bir öğrencinin yazdığı oyundan ibarettir. Öğrenci ve Profesörler birer arkeologtur. Bulundukları yer ise Friglerin başkenti olan Gordium yıkıntılarıdır. Oyunda Gordium’un neresi olduğu ve Friglerin başkenti, tarihçesi anlatılır. Midas’ın kördüğümü Midas’ın üçüncü öyküsüdür. Birinci bölümde Asur ülkesinden iki kazı bilgini (arkeolog) gelir ve Midas’ın huzuruna çıkarlar. Midas’a isteklerini belirtirler. İstekleri şudur: Frigya’nın kurucusu olan Gordios’un çağını aydınlatmak için bilimsel kazılar yapmak. Bu doğrultuda da buldukları kalıntılar ışığında eski Frigya tarihini yazmak isterler. Midas’ın kızı ve veziri bu öneriye sıcak bakmaz ve reddetmek isterler. Midas ise bu kazılara izin verir. Böylece Asurlu kazmanlar bilimsel kazılara başlarlar. Ancak bu kazı sonrasında birtakım değerli gömüyü (altın, gümüş, sikke, yontu, kupa) çalarlar. Aralarında götüremedikleri de olur. Bunlardan biri de Frigya’nın kurucusu Midas’ın kağnısıdır. Bununla birlikte korobaşı keçilere: “Söyleyin keçi tayfası/Friglerin atası/Köylü Gordios’u/Söyleyin Frigya nasıl kuruldu” diyerek anlatmalarını ister. Bu sırada Sakarya Vadisi’ndeki bir tepede dururlar ve Gordios kağnısıyla sahneye gelir. Gordios, yırtık pırtık kıyafetler içinde kendi halinde genç bir köylüdür. Gordios’un kağnısından ve iki çift öküzünden başka hiçbir varlığı yoktur. Bu kağnıyla Haymana Yaylası’nda dolaşırken Kübele (Ana Tanrıça) ile karşılaşır. Kübele yalınayak, üstü başı yırtık pırtık ve uzun saçları da çözüktür. Kübele Gordios’a seslenir ve aç olduğunu söyler. Gordios bunun üzerine kağnısından yiyecek çıkarır ve Kübele’nin karnını doyurur. Bu esnada tanışırlar. Gordios, Kübele’nin bolluk ve bereket Tanrıçası olduğunu öğrenir ve kendince onu alaya alır. Böylece, kıtlıktan çıkmış bir Tanrıça diye ona inanmadığını belirtmiş olur. Kübele Hitit devletinin sayılan, sevilen ve saygı gösterilen Tanrıçasıdır. Ona Kubaba ve Kübele derler. Hitit devleti yıkılınca tapınçsız ve tapınaksız kalır. Kübele bir uygarlığın yıkıldığını ancak bir uygarlığın doğacağını, yurtlarının boş kalmayacağını anlatır. Daha sonra birbirlerinden ayrılırlar. Çok geçmeden Gordios’un başına bir kartal konar. Bu kartalı ne kadar kovsa da bir türlü göndermeyi beceremez, ne yapacağını şaşırır. Ardından fazla uzaklaşmamış olan Kübele’yi tekrar görür ve çağırır. Ondan yardım ister. Kübele’ye bu kartal ne demek istiyor diye sorar. Kübele bunun anlamını evlenmek koşuluyla söyleyeceğini belirtir. Gordios buna inanamaz. Çünkü Kübele bir Tanrıçadır. Nasıl olur da kendisi gibi garip bir köylüyle evlenmek ister diye düşünür. Kübele tekrar Gordios’a kendisiyle evlenip evlenemeyeceğini sorar. Sonunda Gordios bu tekilifi kabul eder ve evlenirler. Bunun üzerine Kübele kuşun bir devlet kuşu olduğunu ve üç vakte kadar Gordios’ un bir devlete konacağını anlatır. Diğer tepede ise yurttaşlar bir ulus olmak, kendi devletlerini kurmak ve kendilerine bir başbuğ seçmek isterler. Ancak kimi seçeceklerine dair bir fikirleri yoktur, bir türlü karar veremezler. Kendi aralarında tartışır, kavga ederler. Sonunda içlerinden bir yurttaş çıkar ve karşı tepeden, yamaçtan aşağı kağnısıyla kim inerse onu kendimize hakan seçelim, der. Diğer yurttaşlarsa bunu kabul ederler. Gelen kişi köylü, kentli, zengin, fakir kim olursa olsun kral olacaktır. Bağrışmalarla bu kararı kutlarlar. Beklemeye başlarlar. O esnada Gordios kağnısıyla ve yanında Kübele ile çıkagelir. Yurttaşlar sevinçle Gordios’u karşılar ve ‘Yaşasın kralımız’ nidalarıyla ona selam sunar ve önünde kapanırlar. Gordios, tüm bu olanlara şaşırır. Olanlara inanamaz vaziyette hepsinin ağız birliği ettiğini ve çıldırdıklarını düşünür. Yurttaşlar hep bir ağızdan ‘Selam yüce Gordios’a’ diye bağırırlar. Yurttaşlar bu karara nasıl vardıklarını anlatırlar ve Gordios’a onuru üstüne ant içtirirler. Böylece Gordios, kral olur. Ülkeye bir ad koymak isterler. Devletin adı Frigya olur. Başkentin adını da yurttaşlar seçer. ‘Gordios ‘un kenti Gordium olsun’ derler. Böylece Gordium kurulur. Gordios’un öyküsü burada biter. Keçiler hep bir ağızdan sorar: "Söyleyin keçi tayfası, ne geldi Midas’ın başına". Böylece üçüncü sahneye geçilir ve Midas’ın günlerine dönüş yapılır. Midas, kızı ve veziri ile devlet işlerini konuşurken birden 1.Adam ve 2.Adam Midas’ın huzura çıkarlar. 1.Adam Midas’ın dedesi olan Gordios’un kağnısının okunu boyunduruğa bağlayan düğümü çözemediklerini anlatır. Midas bu düğümün çözülüp çözülmemesini hiç umursamaz. Ancak adamlar direnince merak eder ve Gordios’un kümbetine gider. Böylece 1.Bölüm sona erer ve 2.Bölüme geçilir. 2. Bölümde: Gordios’un kümbetinin başında daima bir bekçi bulunur. Düğümün çözülmez olduğunu duyan herkes ara sıra kümbete ziyarete gelir. Birçok gezgin, genç kız, yaşlı anneler Gordios’un düğümünden medet umarlar. Çözülmezliğin bir simgesi bir anlamı olduğunu düşünürler. Midas kümbete gittiğinde gecelemeye başlar ve yalnız kalmak ister. Gece, Kördüğüm adlı bir karabasanla boğuşur ve birbirlerine meydan okurlar. Bu karabasandan sonra Midas’ın içinde düğümü çözme tutkusu oluşur. Midas, kızını alıp Bilici Kadına gider ve bu düğümü sorar. Bilici Kadın kördüğümü çözen kişinin büyülü bir fatih olacağını söyler. Ardından Midas ve kızı oradan ayrılır. 3. sahnede ise 1. ve 2. Çığırtkan çıkar. Bağırırlar. Yurttaşlara, düğüm atmak ve çözmenin en yüce uğraş sayıldığını duyururlar. 4. sahnede keçiler girer. Ülkede düğüm uzmanları bile yetişmeye başlar artık. Midas 1. ve 2. Düğümcü ile konuşur aralarında tartışırlar, sonunda ise tek yol bulurlar: Gordios’un ruhunu çağırıp ona danışmak olur. Düğüm Dervişleri ve Midas gömütün çevresinde Gordios’a seslenirler. Gordios uyanır ve karşılarına çıkar. Midas, dedesi Gordios’a kördüğümü sorar. Gordios bu düğümün hiçbir anlamı olmadığını ve tek işlevinin oku boyunduruğa bağlamak olduğunu söyler. Midas düğümü çözene Tanrıların büyük bir ödül koyduğunu söyler. Gordios bunun boş bir inanç olduğunu, başka ülkelere göz dikerse Frigya’nın da yok olacağını söyler. Ancak Midas onu dikkate almaz. 5. sahnede, Kuzeyde Kimmerler ülkesinde, Kimmerler’in komutanı Tuğdan Frigya’nın yeterince olgunlaştığını ve artık devşirilmeye hazır olduğunu söyler. 6. sahnede, Midas ve Düğüm Dervişleri sürekli düğümü tekrar ederler. Vezir artık ülkenin çözülmeye başladığını söyler. Ancak Midas ülkenin geleceğinin hala kördüğümün ucunda olduğunu söyler. Düğüm Dervişleri de ona katılır. Düğümü çözerek Asurlar’ı yerle bir edeceklerini, Sargon’un tutsak olacağını düşünürler ama bunlar için önceliğin düğümü çözmek olduğunu söylerler. O esnada Ulak bağırır. Frigya sınırlarının aşıldığını ve Kimmerler’in saldırısını duyurur. Bu sırada Gordios tekrar kümbetten çıkar ve düğümü çözmeyi bırakmalarını, Frigya’nın çözülmek üzere olduğunu söyler. Midas hala kördüğümle uğraşır. Ulak ve yurttaşlar saldırının olduğunu tekrar haber verir. Ülkenin yakılıp yıkıldığını söylerler. Midas gerçeğe uyanır ancak çok geç kalmış olur. Tuğdan ülkeyi ele geçirmiştir. Frigya’yı çökertir. Tuğdan, kılıcını düğüme indirir. Düğüm çözülür. Böylece Gordium yıkılır ve Tuğdan adlı barbar Frigya’nın fatihi olur. Aslında kördüğüm durdukça Frigya yaşayacaktı. Midas artık tek yol kaldığını düşünür. Ardından boyunduruğu merdiven gibi duvara dayar. İpin ucunu ilmek yapıp boynuna geçirir. Oyunun sonunda keçiler: "Artık Midas yok. Frigler yok. Ulus, adını değiştiriyor." Tuğdan Midas’a cenaze töreni düzenler. Düğüm kesildikten sonra gezginlerin geçenlerin ayağı çekildi Gordios’un kümbetinden. Dolayısıyla bekçinin geçim kaynağı da. Bekçi düğümü yeniden bağlar. Korobaşı Kimmerler’den sonra birçok devletin gelip geçtiğini söyler. Şimdi de Büyük İskender gelir. Bekçi duyurur: ‘Gözümüz aydın, düğüm çalışmaya başladı. Çağ Büyük İskender çağı.’ Fakat İskender kesik olan düğümü kestiği için kurduğu imparatorluk uzun sürmez. Oyunun sonunda arkeologlar kendi aralarında konuşur. Bütün Anadolu’yu kazmaları gerektiğini söylerler. Toprağına sahip çıkamayan ulusların keçiler gibi ıssız ovalara ıssız sürüler gibi dağılacağından bahsederler ve oyun biter. * Yazarın üçlemesinin üçüncü oyunudur. Diğerleri ise Midas’ın Altınlarıve Midas’ın Kulakları'dır. * Mitologyada yer alan kördüğümün çözülmesini anlatan ve manzum olarak yazılmış bir oyundur. *Oyun 1974 yılında yazılmıştır. * 1975 Türk Dil Kurumu oyun ödülünü alan bu oyun 1974/1975 ve 1976 sezonunda Devlet Tiyatroları’nda oynanmıştır. (İlk baskı Üç Oyun,(Midas'ın Kulaklarıve Midas'ın Altınlarıile birlikte) İstanbul, 1979; Toplu Oyunları I(Midas'ın Kulaklarıve Midas'ın Altınlarıile birlikte), Mitos-Boyun Yayınları, İstanbul, 2004).